
Onaltısı devam ederken şafak vakti güneşin doğuşuna rast geldim bugün. Kırmızı gökyüzünde elimde kağıtlarla, gözüm gökyüzündeydi. En uzun günümü geride bırakmıştım, hiç uyumamıştım gülmüş, güldürmüş; mutlu olmuş ve mutlu etmiştim. Olmak istediğim Mustafa'yı mı görmüştüm yoksa? Halbuki elimde sadece kağıtlar vardı. Acaba benim kaderim miydi o kağıtlar? Olmak istediğim yerde de elimde kağıtlar olacak kesinlikle.
Kağıt, sözüm sana sen olmasaydın bugünlere gelemezdik. Doğumgünümü kutlayan ilk kişi de sendin zaten. Üniversiteye girişimi belgeleyen, doğumumu gösteren de sendin. Sen yanımda oldukça gücüm daha da artacak.
Biliyorsun ya kağıt, dün benim doğum günümdü. Ben doğum günlerini sevmem; ancak kutlanmasını isterim. Kutlayanlara teşekkürü borç bilirim. Şimdilik eski yıllardaki gibi büyük bir parti(!) yapmasam da gene de güzeldi. 2006 yolda geçmişti. Elimde yine bir kağıt vardı. Dönüş biletimi gösteren 15 Ocak tarihli bir kağıt.
Teşekkürler kağıt senin de doğum günün kutlu olsun.
0 comments:
Post a Comment