20090630

Genellemeler ve Japon Baliklari


Yaziya once baslik mi konmali, yoksa yazi yazildiktan sonra mi baslik konmali?

Bugun aklimdaki soru tam anlamiyla bu. Yani bi olaya basliyorsun ama adini koyamiyorsun. Hayir bu bana da oluyor sana da oluyor ötekine de oluyor. Viyana Ekonomideki son gunumun bugun oldugunu varsayarak gecmise soyle bir bakiyorum: hani erasmus gidiyor diyorlardi. Evet gittim ama bence bi etiketten ote bir sey degil. En azindan boyle diyerek kendimi avutuyorum. Tamam dunyanin en yasanilacak sehirlerinden biri olabilir ama dunyanin en guzel sehri degil bi kere. Tabi bu da goreceli bi kavram, sehri sehir yapan insanlar ve hatiralar. Mesela Paris'e ilk gittigimde hic hoslanmamistim. Alabildigine yagisli, hatta burnu havada bir sehirdi. Arogant diyesim var, nokta. Ama o arogantligi son gidisimde kucak acarcasina gunesle karsiladi beni. Benim icin Paris, Paris'ti ve Paris olarak kalacakti. Belki Eiffel Kulesi'ni gorecektim, cok sevdigim Sacre Cour'u ziyaret edip Creme Brule yiyip gecmisi yaddecektim. Cunku adini önceden koymustum, Paris. Lakin öyle olmadi ne tekim. Inkar edemem Eiffel'i gordugumu, Sacre Core'u ziyaret ettigimi ve yahut La Vie En Rose dinledigimi. Amelie gibi kasikladim Creme Brule'mi. Ama Paris bu sefer baska bir sehir olmustu. Istanbul olmustu. Benim sehrim olmustu. Ismini degistirdim ben de. Hayir genelleme yapamamak insanin en buyuk zaafi. Kucukken ne guzel her sey genellenebiliyordu. Simdi buyuduk mu ne genelleme yapinca tu kaka oluyor. Halbuki genelleme yapmak, kitaplari kapaklarina bakarak almak ne guzel seydi.

Sanirsam genelleme yaparak deniycem insanlarin genelleme uzerine bakisini inceliycem. Geri kalmislikla korelasyonu oldugunu sanmiyorum ama bati kulturunde genelleme pek fazla yok. Stereotyping var olabilir, goz ardi edilmez ama farkli iki kavramdan bahsediyorum. Yunan bi arkadasim kadin-erkek iliskilerini abartili bir bicimde genelleyerek tumevaran bir insan. Erkegin davranislarini penise indirgeyen, kendi iliskisini Hollywood sinirlarinda yasamayi seven birisi. Ya aslinda penis bu boru degil?! Off tamam, antroplog olmak zor is ama ilginc oldu bu post da devami gelmiyor. Neyse iste demek istedigim ne o öyle Türkler kötüdür, kakadir. Tamam kendi gözlemlerim yurt disindaki Türklerin büyük cogunlugunun Bati kültürü altinda ezildigini rahatlikla söyler. Bu bir adaptasyon meselesi ve kimse kusura kalmasin ama biz Turkler askeri darbelerin olusturdugu primatlariz Bati karsisinda. Katiyen Bati iyidir demiyorum, ama batidaki "Cilgin Turkler" kendi kimliklerini kaybetmis, hatta kendilerini tuzlu suda bulmus Japon baliklari gibiler. Yazik diyorum. Para ugruna bu kadar yozlasma degmez. Ama suc yeni jenerasyonda degil, bir onceki jenerasyonda kanimca. En azindan tamami diyelim. Erasmus ogrencisi olarak parti ortamlarinda elbette bulundum ve Türklerle karsilastim ama benzetmemi farkli bir soyleme aktarmak istiyorum sehir icindeki primatlarin partisi olmaya baslamis. Ha Avusturlar cok mu iyi, Batili olmak da bir sey mi? Hayir, ama ara koridoru bulun be kardesim. Ha benim gibi olun diyorum, benim normalim bu. Bi nevi genelleme. Yoksa piercinglisinden tut da, deri pardesusu ile siyah eldivenleriyle metroda cocuk kitabi okuyan dallama da kendilerine gore normal. Zaten cevap veremedigim soru da: Kime göre, neye göre? Ya da, senden ötürü mü benden ötürü mü? (bkz: kimden ötürü)

20090628

The Life and Times of Michael Jackson

Michael Jackson
Hayır nereye güneşleniyorsun otur oturduğun yerde Uno'nu oyna yok efendim Leviathan falan oku. Aldım lönk diye de söylerim işte böyle. Leviathan falan. Oha bildiğin kıro oldum ama Avustur olmadım olamadım. Pichler herifi 3 vermiş, çeşitli spekülasyonlar B olur diyor ama ben pek bilemem. Alan A- alıyor demeyin, kıç herif bok herif o. Asıl Götze boku ayrı daha notu da vermedi, neyse kokusu çıkar yakında.

O değil de, Micheal Jackson öldü, detaylara birazdan girecem ondan önce bahsetmek istediğim şeyler var. Ben böyle yağmur görmedim pek fazla hayatımda. Yağ yağ bitmiyor, güneşli dediler, Bratislava'ya gittik. Arka bahçemiz olur kendileri, 1 saat güneş yüzü gördük hoşurt gene mi başlar, bu ne vurdum duymazlıktır, bu ne bardaktan boşanırcasına yağmacılıktır?

Mike abimiz öldü, yasımız büyüktür. En azından ben üzüldüm. Adam kılık falan değiştirdi, obsesif bişey olsa gerek ama valla seferdim ekmeh musaf çarpsın. O ne güzel klipler danslar falandı. Facebook jenerasyonu varsa bence o adamın sayesindedir, o klipler olmasa o şarkılar olmasa bence bugün hala kalemle kaset sarıp sözde enerji tasarrufu yapacaktık. Ne güzel günlerdi onlar tek derdimiz, pil ve ozon tabakasındaki delikti, şimdi küresel ısınma falan. Ah be Mike ne güzel abimizdin sen.
Burdan kendisine bi şarkı yollamak istiyorum, hatta bir gazel olsun:

halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi
olmaya devlet cihân da bir nefes sıhhât gibi

saltanat didükleri ancak cihân gavgâsıdır
olmaya baht u saadet dünya da vahdet gibi

ko bu ıyş u işreti çün kim fenâ dur âkıbet
yâr-ı bâki ister isen olmaya tâat gibi

olsa kumlar sagışınca ömrüne hadd ü aded
gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi

ger huzur itmek dilersen ey muhibbî fâriğ ol
olmaya vahdet cihanda kûşe-i uzlet gibi

Böyle dedi zerdüşt.

Rest in the Peace ne diyim bunca sözden sonra.
Neyse diyeceğim o ki, tilkinin dönüp dolaşacağı yer yine kürkçü dükkanı. 4 Temmuz da gidiyorsun gene Türkiye'ye hadi hayırlısı. Öyle işte. Görüşürüz dilini konuştuğum memleketim.

20090617

Kicim gibisin Gotze

Kicim gibisin Gotze
Bil bunu boyle
Seni adam sandik
Olmuyor boyle

Avusturlarla ilgili Wilfred`le olan acilarim henuz dinmisken Pichler pici ile Gotze gotu yuzunden kalabilme olasiligim var. Hani nasi unuttum onca ders notunu ben de bilmiyorum ama cok moralim bozuk be cok yazmak istedim derdim cok en iyisi facebooka girip uno oynayim ben. Secmeli ders diye aldik bak neler geldi basimiza. Neyse geceyim baska bisi istemem diycem ulan Avusturlar bunu hep yapio niye geceyim yeter diyorum ki. Hani A ile B ile gecmek varken niye C niye D.
Hitler de cok cekmis Freud da bu Avusturlardan. Ezberci sistem burada da ezberci iste. Neyse benden bu kadar. Gitcem guneslencem sonra uno oynarim belkim.

20090615

20,5

Yihu, yirmibuçuk olmak. Ama aptal bi paper yazmaya çalışmak. Gırr bırrr cırrr. 15 Haziran demek, kanımca Istanbul'a dönmeye 20 gün kalması demek. Son 20 gün. 20, 19, 18...

20090614

Renkli Rüyalar


Tamam tamam. Ben de biliyorum Teoman garip bir kişikik, yani inkar etmem saçmalık olur. Ama zaten yazdığım şeylerin %100 mantığa dayandığını söylemiyorum. Tek bildiğim saçmalasa da, şu Türkiye denen Avrupa'nın hasta adamı olan ülkede, ki biraz öyle de bir değil iki değil kronik hastalar çok şu Avrupa'da, neyse Türkiye'de bence, kanımca kaliteli müzik yapan fazla eleman yok. Müzik diyorum, onların yaptıkları müzük. Müzik var, mizik var müzük var. Teoman, sözüm sana, dediklerinden bi bok anlamıyorum ama iyi şarkı yapıyorsun. İnanmıyorsan gir last.fm'e gör bak.

Neyse işte, bilgisayarım da cep telefonumu gibi gereksiz şeylerle dolup taşıyor. CNN Mobile'dan gelen pop-up mesajlardan tut da hatıra diye sakladığım bütün SMSlerden yer kalmadı. Aynı şekilde, Vista olan işletim sistemimde ne zaman My Computer'a tıklasam, kırmızı kırmızı duruyor şerefsiz C ve D diskim. Ha bu arada 1TB hard disk 99€ idi, alsam mı bilemedim. Neyse, D'de downloads'da teomanın bir önceki albümü varmış, fazla dinlemiyordum bi de aptalca indirdiğim için, evet korsan kullanıyorum ucuz çünkü. Ne ucuzu BELEŞ! Neyse işte loop'a sardı. Hatta Noir Desir tadındaki Renkli Rüyalar Oteli ile, pek bi tatlı sözleri olan Terlemeden Sevişenler'i dinlenesi. Benden söylemesi. Sizden dinlemesi.
PS: Yüksek dozaj değilmiş, yüksek doz aşkmış orası!

20090610

Çekirdeksiz Karpuz


"Hayır kilosu 2,45€ galiba, bilmiyorum, gerçekten dilimle satılıyor onu gördüm, ama tadı güzeldi, tadı çok güzeldi."
Adamlar kesmişler, çekirdeği de yok, e bi de dolaptan da çıkardım, of çok güzeldi hemen paylaşmak istedim. Mutfakta yarattığım güzelliklerden sonra üstüne buz gibim karpuz yedik. Ama havanın yağışlı olması bi eksiklik yaratmadı değil. Ama hayat bu her zaman bi eksiklik olur illa, 10 ila 17 temmuz arası yazlığa gitcekmişim, illa bi şeyin eksikliğini hissederim ama umarım deniz, kum, kızlar üçgeni iyi gelir. Lakin bu benim son tatilim, bu gelecek yıl mezun olacak insanların son tatili eğer yükseköğrenime ya da doktoraya kalmazlarsa, kısacası kendi işim de olmazsa, karpuzu rahatlıkla yiyebileceğim son yıl emekliliğime kadar. Tabi küresel ısınma faktörselini hesaba katınca belki emeklilikte karpuz da olmayacak. O yüzden no tomorrowcasına karpuz yemek gerek.

Beni, Viyana'da exchange günlerinde ülkemde hissettiren ender olgulardan, tamam türk çoğunluktan ve bilimum ülker ve yeni rakıdan öte, mutfağa girdiğimde uykusuz'un şubat sayılarından birini görmem oldu. Bayağı da hoşuma gitti, hani şu ders programını sığdıran millet procesi, evet evet. Almanlıktan aldığım tadı hiçbişeyden almadım" diyor ve kendimi Almanca öğrenmeye adıyorum. Lakin mutfakta bulaşıklar beni bekler. Tamam Alman olmaktan bahsettim de şimdi size mutfakta Türk olmak kavramını açmak istiyorum. Efendim, kendini keşfetmeyi sağlayan olgulardan biri olan erasmus deneyimimde, bazı insanlar kendini derslere ki ender bunlar, bazıları karıya kıza erkeğe verdi, bense bütün dikkatimi, tamam bütün olmasa da büyük çoğunluğunu mutfağa vermiş olmanın huzuru ile kendimi keşfettim. Efendim, sizin evi bilmem, bilemem ama bizim evde karpuzu babalar keser. Annemin babası ben tanımadan hakkınrahmetine kavuştuğu için bilemiycem ama dedemlerdeyken ki bi tane dedem oluyor bu durumda, dedem keser karpuzuç Hem de o biçim. Efendim kendisi asker olduğu ve çok gereksiz Kıbrıs Harekatına katıldığı vs vs için, patates soyar gibi karpuz soyar. Cıbıl cıbıl kalır yusyuvarlak karpuz inanır mısınız. Bizim evde de babam keser, yani babadan oğula geçen bi gelenek gibimsi. Neyse, bugün de karpuzu ben kestim. Hani iş mi seninki de diyebilirsiniz, zaten dilimlenmiş karpuzu kesmek de olay mı yani? Evet, efendim karpuz kesilesi değil, tabaklara dağıtılası, herkese eşit gidilesi bir mal bütünü. Herkesin eşit şekilde faydalanabilmesini sağlayabilmek ve karpuzu israf olmayacak şekilde kabuktan o yekpare kırmızılıkları çıkarmak. İşte babalık duygularımın kabardığı an budur. Karpuz kesmek çok güzel bi duygu ama Almanlık, işte o daha güzel. İhbin, ihbin, ihbin.

20090609

Hukuk Devleti?


Bir eşitlik füryasıdır gidiyor güzel memleketim Türkiye'de. Kadın erkek eşit olsun diye, yeşil pasaporttan yararlanabilecekmiş yurdum erkekleri. Aynı kadın gibi. Kadın da erkek gibi eğitim alsa bari. Sonra üniversite öğrencilerinin nesi fazla oluyor diye, eşit toplum, eşit birey mantığıyla, askerliğe de el atıp 12 ay yapalım oldu. Lakin, askerlik niye kadınların da yağtığı bir şey değil? Zaten iş gücünün en verimli olan vaktini çöpe atıyor, kalmıyor cinsiyet ayrımcılığı yapıyorsun. Sonra Özgür Eğitim Sendikasının bağırmasıyla, eşitsizlik olduğunu iddia ediyorsun. 50 puanlık fark deniyor, halen sayısal değerlere odaklanmış geri kafalı bir toplumdan çıkacak en parlak fikir bu olsa gerek. 50 puan, 40 puan meslek liseliler, paralı çocuklar, Sabanci Universitesi'nin sistemine el atalım. Eğer hibenin ödenebilirliği olan kişiler vakıf üniversitelerinden yararlanıyorsa, vakıf üniversiteleri de kalksın. Sonuçta o kişilerin belki görece daha çok olanağı var. Madem doktorların maaşı daha fazla, çöpçü'nün de maaşını arttıralım. Ama ülkede hak tanınmadığı için, gelin minimuma indirelim her şeyi, doktor da işsiz de aynı maaşı alsın devletten. Aman dokunmayın sakın milletvekilime, onun aldığı kat be kat eşitsizlik maaşına dokunmayın. Çünkü hukuk devleti bu. Tanınmış hakkı alamazsın. Alan kişi devlettir, sen alamazsın. Bireysin çünkü, burası faşist devlet, dokunamazsın ona. Demokrasinin bi günde indiği, tam sindirilmeye başlanmışken ardarda darbelerin indiği Türkiye Cumhuriyet'i burası. Laikliğin hedef alındığı, fakat ne bi referanduma gidildiği, ne de halkın fikri sorulduğu. Türklük kavramının daha oturmamış bi kavram olduğu fakat ne mutlu türküm'e indirilmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yaşamaya mahkum edildiği eşitlikler cenneti, fırsatların herkese tam sunulduğu, bağırarak işlerin yürümediği, bağıranlarınsa nefesinin kesildiği Hukuk Devleti burası. Anayasayı, askerin oluşturduğu Polis Devleti burası!

20090607

U Can't Touch This (University) !

People! People all around the world! Hear me out! There has been an unexplainable conflict going on in Turkey. YÖK (Turkish Council of Higher Education) is trying to change our university's policy of education, which is an interdisciplinary style unlike the classical system in other state & private universities. Our University is Sabancı University and it is a private university in which we are given the chance of changing our faculties in case of changing idea about studying in the initial branches we choose. We are free to change our profession as engineering from visual arts or as social sciences to economics and etc. Any kind of transfers among the branches is possible. For example: I was an engineer and then didn't like it and changed it into economics. If I hadn't been in Sabancı, I would have forced to study engineering and would have been an unhappy person.

-THIS IS A SOCIAL CRIME-

And YÖK wants to cancel that freedom of choice, the freedom of choice that made us happy, due to so-called unequality (with the students in other universities). They argue that this system in Sabancı University creates an unjust act because the students who want to be an engineer but cannot get enough points (since engineering branches require more points than -say- literature) in ÖSS (exam of electing students for the higher education chance- which is another bullshit of YÖK in my opinion), are entering Sabancı University and then change their branch to enginnering. They are oppose to this fact. This rotten idea actually tells us, the ones who study social and verbal topics are stupid so they should not try to learn numerical stuff. Their stupidity makes me sick and shout as "You are all assholes" which is actually the truth. They let themselves be "screwed" by capitalist and totalitarian forces in and out of Turkey. This is a social crime. Turkish youth has been hypnotized by low quality education and more entertainment supply. The ones willing to be in power after a decade, are creating a generation that is ignorant, unaware of the social and political facts in his/her country, taken of its civic, social.. rights and conned by the illusion of a modernized world in terms of electronics, communication, entertainment, drugs, alcohol or religion. They want us, the Turkish youth and community, to be mono-types, like sheep. No questioning, no comments, no idea.. What ever they say will be our wish.

-FIGHTING FOR FREEDOM-

In Sabancı University, we are learning what we want, not what we are enforced. We choose our professions after 2 years of liberal education about sociopolitical sciences, history, mathematics and natural sciences. Thus, there isn't any "insufficiency" in our backgrounds whatever branch we may choose. If freedom means to be able to choose what we want from the alternatives we have, since Sabancı University offers us countless alternatives of branches, Sabancı University means freedom. Fight for Sabancı! Fight for freedom!

20090605

Üniversiteme Dokunmayın

Dokunmayın tabi, o benim üniversitem, o bizim üniversitemiz. Sizin değil. Darbe anayasasının, darbesel bir fikri, kendi ile çelişen bir yaptırması olacaktır, dokunmayın. Sisteme, eşitsizlik yaratan bir kurum demişler, öncesinde de sistemi övmüşler, daha öncesinde onay vermişler, eşitsizlik yaratıyor demişler.

Eşit birey, eşit vatandaş YÖK'ün bir numaralı endişesi olsa gerek. Her şeyden üstün tutuyorlar, neden oldukları eğitim kalitesindeki rezilliği görmüyorlar.
Ülkede eşit haklardan bile söz edemezken, eşit şartları nasıl oluyor da hükümet sorguluyor. YÖK'te çalışan kadın sayısı erkek sayısına eşit midir? Tıp öğrencilerinin doğu'da zorunlu hizmete tabii tutulması mı eşitliktir. Onların maaşını ikiye katlamak mı eşitliktir? Askerliği erkeklere 12 ay zorunlu yapıp, iş gücünü çöpe atmak mı eşitliktir? Kadının yeşil pasaportunu koruma hakkı varken, evlenmeden devletten maaş alma hakkı varken devletin tek düşündüğü eşitsizlik, yükseköğretimde eşitlik tanıyan kurumlardan bu ayrıcalığı almaktır.
YÖK'ün yapmaya çalıştığı, geleceğin belkide en parlak fizikçisini güzel sanatlarda hapsetmecedir; belki dünyaca tanınacak bir politikacının ya da yeni nesil bir girşimicinin, yeni bir Sakıp Sabancı'nın mühendisliğe zorlanıp potansiyelinin öldürülmesidir. Eşitliğe yaklaşmaya çalışırken, eşitlikten uzaklaşmak, liberallikten ve yeniilikçilikten bahsederken geriye gitmeye çalışmak. İşte YÖK'ün görevi nedir diye soranlara YÖK'ten gelen cevap. Dokunmayın, dokunmaya ne hakkınız ne yüzünüz var.

Obama ve Barış

Barack Obama


Aslına bakacak olursak, Barack Obama benim en favori politka adamım. Yürütmüş olduğu siyaset ve idealarıyla desteğimi vardı ve en ufak şansla bi şekilde oy verme şansım olsaydı kesinlikle oyum onundu. Her ne kadar, Cumhuriyetçi ve Demokrat arasındaki farkı bilmesem de, eşek-fil ayrımı kadar kalsam da Obama'nın dünkü konuşması Clintondan sonra en sevdiğim Amerika'lı yaptı. Uzun süredir belki hiçbir canlı konuşmayı bu kadar dikkatle dinlemedim. Tamam yaptıgı el hareketlerinden duraklamalarına kadar her şey önceden planlanmış da olsa, o aslında didaktik el hareketleri bize mesaj veriyordu.
Mesaj sadece Islam dünyasına değildi, arasıra gazetelerdeki başlıklarda Islam Dünyasına Mesaj olarak görülüyor ama gerek Israil'i hedef alan Filistin devleti, gerekse Batı dünyasında din özgürlükleri ya da sözde kalmış din özgürlüklerini belirtirken batıydı mesajı alan. Açıkçası dinle bu kadar içiçe olması beni üzdü. Dinin politikada yeri olmaması gerekiyor, felsefe olsa daha güzel olurdu ama olmuş bi kere, insanlar dini tercih etmiş böyle gidiyor. Ama insan işte. Devletler ne yaparsa yapsın insan faktörü oldukça bireyler arası diyalog kurulamaz. Viyana'da geçen hafta bi ibadethaneye yönelik çaıtşma olmuştu. Viyana'ki aslında uluslararası gazetelerde manşet olamayan bi şehir ama oldu bi kere, ve de bu olayın din olması aslında bireyler arası etkileşimde dinin yerini gösteriyor. Ve bilinesi bi gerçektir ki West and the rest olayı biraz da islam ile hristiyanlığın mücadelesi gibi olmuştur. Yazık.

Ama Obama'nın aslında hedefi kendi ülkesiydi. ABD süpergüç idi. En azından artık devrini kapadı. Bunu ben değil bunu ekonomik göstergeler değil bizzat yıldızlar söylüyor. Inanmak ya da inanmamak tabi ki inancımı dikte edecek değilim ama yıldızlara bakarak geleceği görmek her ne kadar uyduruk olsa da, Kaos teorisi ve bu olayların dizilimine bakar aslında tanrı dediğimiz ultravarlıgın evrenin kendisi oldugu bu yüzden de gerekli dizilimlerde aynı pattern'in bulundugunu görürüz, burada da işte fibonacci sayıları ortaya çıkıyor. Tamam gereksiz ve off topic oluyorum ama ABD'nin sonunun geldiğini ve gücün Pasifik'e kaydıgını haber eden yıldızlar var. E bunu ben de biliyorsam, ABD başkanı tabi ki bilecek ve çeşitli açılımlara gidecek.
Olayın iki Yüzü
Aynen öyle işte, bence iki taraflı olan ama açıkçası bencilce bi konuşmaydı. Islam Amerika'nın bir parçasıdır dedi, aslında samimi gözükerek bonus puanlar toplamayaı başardı, caring bir insan görünerek. 11/9den bahsetti ama zeitgeist movie'nin ya da sadece o filmin değil,bazı kanıtların gösteridiği üzere aslında devletin kendisinin planıydı WTC'ye saldırılar. O zaman yaptıgını tekrar yapıyor ve Amerika kendisini bizden biriymiş gibi göstererek aslında ait oldugu yerde kalmak istiyor. Ama ait oldugu yer fırtınalı ve düşecek. Her yine de eğer ABD başkanının dediklerine bakacak olursak her politikacı gibi kendi çıkarları ötesinde inceleyecek olursak, vaatleri güzel ve destek alıcı. Tabi ki her kesim sevmez, sevemez ama dünya barışı bence ilk defa bir insanın ellerinde.

20090603

Adam Aranıyor


Blog'uma katkıda bulunacak yerli yabancı bir sürü insan aranıyor, başvurularınızı bana kirlipati@yahoo.com adresine yapabilirsiniz ya da kolaya kaçıp buraya yorum yazabilirsiniz, aradıgım özellik, internete girmeniz ve yaşamanız. Istediğiniz kadar saçmalayabilir ya da ciddi olabilirsiniz, hatta bok kaka her türlü ifadeleri kullanabilirsiniz, sonuçta blogum dediğim sikindirik oluşum şu anda sadece vakit öldürmeye yarıyor. Arasıra bazı bazı insanlar giriyor, e onlar da bişi yazsın di mi:D

Hadi bakalım..

20090601

LOST


Airfrance'ın Brasil-Paris uçağı Atlantik'te kaybolmuş, geyiğe bak ya!

2006-2012

Hayır efendim bu kesinlikle ek$isozluk özentisi bir yazı değildir, sadece ucu kıytırık yerlere varan kendi öz inancımdan kaynaklanan bir bitim tarihi ve copyright mevzusudur. İşbu yazı burada olduktan sonra buradaki yazılar ve imajlar Birleşmiş Devletler İnterneti Koruma ve Geliştirme yasası altında ulvi haklar doğrultusunda korunmaktadır. Şimdilik buradaki yazılar, mittafa tüzel kişisinin okilovebeytiverymuch adıyla internete bir yansımasıdır ve bu yansımayı mittafa pek sevmektedir. Hatta bu tüzel kişi, artık tüzel olmakla kalmamakta, tüzel kişilikleri içermektedir, içerecektir, içermelidir. Eğer bu itirazınız varsa bi şekilde ulaşmanız pek tabii mümkündür. Süpaneke dinimiz amin