20070128

Arumina-Death Note


Alumina
Vocals: Nightmare

A momentary sparkle twinkles within the flowing time
I’m a Believer who can keep walking so to engrave into this world’s memories

I had a dream that no one else could have and I threw away everything that I didn’t need
Thoughts that I can’t surrender dwell in my chest

Even if I’m still in the rift between reality and ideals and my feet are bound by shackles of sacrifice
My overflowing impulse isn’t fully repressed because I have a heart that yearns powerfully

“Pretense” “Fear” “Vanity” “Grief”; I won’t be weak enough
To be apprehended by the various negative things; I’m a Trickster who doesn’t know loneliness

The groups of buildings that pierce the night sky, I look up at the air in which stars and such are invisible
And ask myself, “Won’t I be lost?”

Things like being smeared by those who overflow in this entire city or being infatuated won’t happen to me
Because at the end of the road that connects to the future, I want to see something that’ll grab onto my hand

I close my eyes and it surfaces in my sea of consciousness: the moment when I’ll get the ideal that I’d pictured

To merely receive limited “life” in this world and rot away is equal to being stupid
Go toward that which no one else can have- the crystal known as “my oneself”

The fact of piercing through the whitewash will turn into the truth someday
I want to keep believing in it stubbornly; It’s just my faith. The absolute truth.

A momentary sparkle twinkles within the flowing time
I’m a Believer who can keep walking so to engrave into this world’s memories

20070127

Meraklandırdın sen beni!

Bir, iki, üç. Her gün artıyormuş galiba bu yazıları okuyan insan sayısı. E mutluyum işte ben de. Hele biri var ki sağolsun hergün olmasa da bakıyor arasıra yeni bir şey var mı diye. Merak etme baktın mı diye ben de sana bakmıyor değilim. Gayet merakla ve severek izliyorum. Sağol ama bak cidden meraktayım kimsin sen? Hani bi iletişime geçsen diyorum :) çok mutlu olacağım. Valla sözüm sana, iyi bir takipçimsin, seni seviyorum o yüzden. Ben herkesi mi seviyorum zannediyorsun. Yoo, gayet hayır. Yalnızca seni. Hadi söyle kimsin sen:)

Peki ben kimim? Bugün başladım bir kitap okumaya, hani tesadüf desem kesinlikle değil, kitabı dersin bir gerekçesi olduğu için okumam gerekiyor. Sanırsam kitap meşhur. Ben meşhur olduğu için ya da yazarına ödül layık görüldüğü için değil ya da okunması zorunlu olduğu için değil. Yazarın "en iyimser ve en renkli" romanını merak ettiğim için de okumuyorum. Ben yazarı kendime yakın da görmüyorum. Hoş bazen insanlar benzetmiyor da değil ama alakası yok inanın. Ben kimliğimi aradığım için okuyorum. Çünkü o kitap insana kimlik verecek gibi bi izlenim veriyor insana. Hani kimliğim yok da değil, var ama cidden sen kimsin sorusuna bir cevap olmalı ve bu cevap da bir kelime olsun artık. Kısa ve öz, anlamlı ve derin. Mesela Kırmızı mesela bir Ölü. Örneğin, ben bir ölüyüm, cesedim diyebilmek yürek ister ve bu kitap bunu veriyor. Bu kitabın adı Benim Adım Kırmızı. Okuyorum, ama arıyorum da. Beni tek kelimeyle anlatacak kelimeyi arıyorum. Peki sen de bu oyna dahil ol.
Sen
kimsin ve senin adın ne?

Bekliyorum efendim cevaplarınızı. Benim adım beklemede.

20070123

Konuşamıyorum!




Sazlıklardan havalanan, bir ördek gibi sesin Ürkek, şaşkın, kararsız duyuyorum.
Ve sen bir gökkuşağı, kadar güzelsin. Rengarenk ve az sonra gidecek
görüyorum...Konuşamıyorum... Konuşamıyorum!!!


Güzel bir parça. Evet güzel bir parça çünkü kafiyeleri var! Şiirleri şarkı yapan öğelerden biri olsa gerek kafiye. Redif vardır, tunç vardır zengin kafiye vardır. Tam olur bazen, yarım olur arasıra. Şiir gibi derler ya bazen. İşte benzetmenin doğuş yeri de kafiyedir. Kafiyeler güzeldir. Ben kullnamam, kullanamam da. Ayrıca ben konuşamam da. En azından konuşmayı da bilmem. Mesela anlamı devrik bir cümle kurdum. " Konuşmayı da bilmem ne demek" tanrı aşkına? Konuşmasını da bilmem demek gerekirdi. Tek sorunum bu olsa gene iyi. Konuşma dediğin akıcı olmalı. Su gibi gitmeli değil mi? Evet su gibi akıcı olmalı. Ama olmuyor, kafiyeli konuşamıyorum. Konuşsam da yapamıyorum elime yüzüme bulaşıyor saçmalıyorum.

Hani olur ya konuşurken heyecanlanır, susar insan; işte onun gibi bir şey değil bu. Sorun da belki şurada: Türkçe zengin bir dil. Mesela heyecanlanır susar insan dedim, susamaktan bahsettim. Ben suyu da bol içerim. Bir içim su. Ben bir de içerim, iki de. Su gördüm mü içerim. O yüzden susamam belki, ama şu anda susadım teorim çöktü. Zaten teoriler de çökmek için vardır değil mi? Evet. Pisagor teoremi, mesela sallantıdadır. Her an çökebilir. Ben görmedim çöktüğünü ama gelecekte çökecek inanın bana. 3-4-5 üçgeni diye de üçgen olmaz bir kere. İşte fizik burada manyar zaten. Fizik teoremler üzerinde ayakta durmaya çalışır, bilgi de teoride kalır. Teori eşittir sallantıysa, bize öğretilen fizik sallamadır. İnanmayın fizikçilere. Onlar da konuşmayı bilemezler. Siz onların dilinden anlamayı beklersiniz, olmaz, konuşamazlar ya lamda derler psi derler ro derler de fiziği anlaşılır kılamazlar. Sorun kimse de değil efendim. Fizik eşittir sallantı.

Sağlıcakla kalın efendim. Sağlıcakla ince efendim.
Konuşamıyorum işte...

20070116

Dündür benim doğumgünüm

Muse-Origin of Symmetry albümünden Bliss çalarken, uykusuzluğun etkisiyle kendime gelmeye, enerji toplamaya çalışıyorum Onaltı ocak oldu bile. Günlerin hızına diyecek yok. Sanki arkamızda bir Shinigami var! Onbeşini de gördüm ama ben 2007'nin. Hem de yaşamak istemeyeceğim bir yoğunlukta. Hatta öyle bir gündü ki kendisi yetmedi 24 saate, aydan bir gün daha aldı.

Onaltısı devam ederken şafak vakti güneşin doğuşuna rast geldim bugün. Kırmızı gökyüzünde elimde kağıtlarla, gözüm gökyüzündeydi. En uzun günümü geride bırakmıştım, hiç uyumamıştım gülmüş, güldürmüş; mutlu olmuş ve mutlu etmiştim. Olmak istediğim Mustafa'yı mı görmüştüm yoksa? Halbuki elimde sadece kağıtlar vardı. Acaba benim kaderim miydi o kağıtlar? Olmak istediğim yerde de elimde kağıtlar olacak kesinlikle.

Kağıt, sözüm sana sen olmasaydın bugünlere gelemezdik. Doğumgünümü kutlayan ilk kişi de sendin zaten. Üniversiteye girişimi belgeleyen, doğumumu gösteren de sendin. Sen yanımda oldukça gücüm daha da artacak.

Biliyorsun ya kağıt, dün benim doğum günümdü. Ben doğum günlerini sevmem; ancak kutlanmasını isterim. Kutlayanlara teşekkürü borç bilirim. Şimdilik eski yıllardaki gibi büyük bir parti(!) yapmasam da gene de güzeldi. 2006 yolda geçmişti. Elimde yine bir kağıt vardı. Dönüş biletimi gösteren 15 Ocak tarihli bir kağıt.

Teşekkürler kağıt senin de doğum günün kutlu olsun.

20070105

Pinokyolar sardı etrafımızı

20070102

Emektar


İnsan yaptığı işin karşılığını görmeyi ister. Bazen olur ki ama çalışırsın da karşılığını alamazsın. Kimi zaman olur ki çalışmadığın halde başardığına inanırsın. Bana kalırsa bir defter var. Ne kadar çalıştığımızı, emeğimizin ne olduğunun tutulduğu. İşbu ya bu defterdeki ufak bir işlem hatası hemen telafi edilesi bir yer buluyor hesabı düzeltiyor.

Benim bu konudaki deneyimim kesin ama bilimsel olmayan gözlemlere dayanmaktadır. Adım gibi emin olarak söyleyebilirim ki çalışarak girdiğim lise tarih sınavlarından hep düşük almışımdır. İronisi ise nedense hiç çalışmadığım bilimum diğer derslerde kendime yeter bir puan almışlığım mevcut. Ama ne mutluyum ki ilk tarih sınavından 24 gibi bir not almama rağmen 3 yıl boyunca ısrarla değişmeyen tarihçim Simay Hoca'nın son sınavdan 100 alarak mezun oldum. İtiraf etmek gerekirse lisemin son yılında tarih çalışmamak iyi olmuş. :)

20070101

Bir gün daha

2007'nin ilk günün 20. saati bitmek üzere. Aslında 21. saatin içinde olunup 22. saate girilecek sayısal olarak. Ama mantıksal olarak ya da duygusal olarak insan zamanı geriye atmak istiyor. Ben o gerici insanlardanım itiraf etmek gerekirse. Mesela yaş meselesi buna büyük bir örnektir ve ülkemizde hep tartışılagelmiştir. Kendimi küçük göstermek benim için bir erdem olsa gerek sürekli içinde olduğum yaşı söylerim. Meğerse içinde olduğumuz yaş bizim bitirmiş olduğumuz yaşmış. Mantıken bana hala saçma geliyor ama futbol ya da basketbol maçlarına gözümüzü çevirdiğimizde bir de ne görelim adamlar 40. dakika 41. dakika sayıyorlar. Eğer adamlar doğruyu söylüyorlarsa matematiksel olarak bi' dayanakları olsa gerek; ama hala mantıklı gelmiyor be.

Anlaşılan maçlardaki kronometre mantığıyla yeni yılın 2. günü bana göre ısrarla birinci günü 2007'den beklenmeyen bir şekilde sıkıcı geçiyor. Yada geçti. Ama dedikleri gibi benim hala umudum var.


2006-2012

Hayır efendim bu kesinlikle ek$isozluk özentisi bir yazı değildir, sadece ucu kıytırık yerlere varan kendi öz inancımdan kaynaklanan bir bitim tarihi ve copyright mevzusudur. İşbu yazı burada olduktan sonra buradaki yazılar ve imajlar Birleşmiş Devletler İnterneti Koruma ve Geliştirme yasası altında ulvi haklar doğrultusunda korunmaktadır. Şimdilik buradaki yazılar, mittafa tüzel kişisinin okilovebeytiverymuch adıyla internete bir yansımasıdır ve bu yansımayı mittafa pek sevmektedir. Hatta bu tüzel kişi, artık tüzel olmakla kalmamakta, tüzel kişilikleri içermektedir, içerecektir, içermelidir. Eğer bu itirazınız varsa bi şekilde ulaşmanız pek tabii mümkündür. Süpaneke dinimiz amin