20090901

Napolyon'un hakkını Mustafa'ya

Bugün dağ büyüktü, en azından bugün dağ gerçekten büyük gözükmüştü gözüme. Sadece dağ değildi büyük olan. Şehir daha bir modernleşmiş, modernleşmekle kalmamış büyümüştü. Hacimsel bir büyüklüğüktü ama o devasa dağın yanında nasıl bir şehir bu kadar büyük gözükebildi gözüme bilmiyorum. Sadece şehir ve dağ da değildi büyümüş olan. Arabalar büyümüş, güvercinler de büyümüştü. Uçaklar, yollar, caddeler ve bankalar. Saat 4te başlayan günümde afedersiniz ama Mustafa Jr. da bayağı büyük geldi gözüme. Bunun nedeni saatim sapmaksızın tam saat 9:00'ı gösterdiğinde yapmış olduğum telefon görüşmesiydi.
"Hesabında sorun yok, Yenişehir hesabından parayı çekcem de; alırsın sen o parayı" KYK ya da YKY ama kesinlikle YKM değil. Bir yetkilinin verdiği bu açıklamadan sonra hızır gibi ilk işim, çok sevdiğim ama beyazlığında tiksindiğim ve sokaklarda kararttığım adidasımı giymek oldu. Saat 5ten beri jean pantolonla duran bünyeme iyi geldiğini hissettim. İşbu nedenle olsa gerek kapıyı çekip kitledikten sonra, Che'sinden tut da Brad Pitt'ine kadar herkes gülümser bir ifadeyle selam verdi de ben almadım. Hayat güzel, sokaklar güzeldi. Hızlı ve emin adımlarla ilerlerken karşıdan karşıya geçtim. Yol vermeyen araçlara selam ettim. Aceleci kalabalıklara sakinleşin mesajı verdim, ama içim kıpır kıpır. Gözlerim fıldır fıldırdı.
Tansiyonum ölçülse alet patlar, beni durdurana bi de ben patlardım. Duramazdım. Gözüm bir boğa gibi tek rengi arıyordu. Kırmızı. Hiç işim olmadığından olsa gerek 20 yıllık Kayseri ikametimde zerre kadar dikkatimi çekmemiş kırmızı geçenlerde gene bu iş için gittiğim Kale Yanından Eve dönerken dikkatimi çekmişti. Aaa bi kırmızı da burada varmış diyim iç çekmiştim neyseki mektup yollayacaktım da o bahaneyle kompanse etmiştim. Kırmızıydı aradığım. Ne Milli Kütüphane önündeki bayrağın kırmızısı ne de Avea kırmızısı. Sırayla Turkcell ve Vodafone'u geçtikten sonra. Kırmızıyı gördüm. Kale Yanı Kırmızısı kalabalıktır diyip, içeri girdim. Burası ise düşündüğüm gibi boştu. Sanki beni bekliyorlardı. Hemen emin bir şekilde, Yenişehir hesabımdaki parayı istiyorum dedim.
-Hesap cüzdanı.
-Yok!
-Kimlik fotokopisi
-Aslını versem.(İşte Kırmızının farkı buydu! Talepkardı. Ama işveli ve cilvesi beni ana hedefimden şaşırtamazdı)
Bir devlet binasında bulunmaktan hiç bu kadar mutlu olmamıştım ta ki kırmızıdaki kadın, yoldaşlarımdan bahsedince:
-Çok Mustafa Özer var!

Maalesef kırmızı beni hayal kırıklığına uğrattı, bilgiler güncel değil, git fotokopini çek öyle gel dedi.
Gittim, şehir küçülmüş, yollar eskimiş, insanlar pörsümüştü. Lağım kokan sokaklar, böcek gibi kaynaşan insanlar sarmış, Hayal Pastanesi'nde kimseler kalmamış, yanındaki elişi satan yer kepenk bile kaldırmamıştı. Dağa baktım, tepe gibi kalmış orada hüzünle bana bakıyordu.

Bir yandan da doğduğum şehrin havası bir promosyon kapağı gibi "Yeniden dene" diyordu.
Şimdilik 9:59saat, devamı birazdan.

--Devamı--
Ne birazdanı saat 12:19a kadar sürdü çilekeş yolculuğum. Lakin, mutlu sona ulaştım. Kırmızı benden 30 TL alsa da borcunu ödedi bana. Kırmızıyı seviyorum. Hoşlandığım kız da kırmızı giyiyordu bugün. Hani sevdiğin değil de uzaktan süzdüğün olur ya. İşte kırmızı giymiş. Perdeye baktım o da kırmızı. Meğerse hayatın anlamıymış kırmızı. 200TL de pembemsi kırmızı! Benim Adım Kırmızı.

1 comments:

sbeilin said...

huu bursunu almışın? omedetou!

2006-2012

Hayır efendim bu kesinlikle ek$isozluk özentisi bir yazı değildir, sadece ucu kıytırık yerlere varan kendi öz inancımdan kaynaklanan bir bitim tarihi ve copyright mevzusudur. İşbu yazı burada olduktan sonra buradaki yazılar ve imajlar Birleşmiş Devletler İnterneti Koruma ve Geliştirme yasası altında ulvi haklar doğrultusunda korunmaktadır. Şimdilik buradaki yazılar, mittafa tüzel kişisinin okilovebeytiverymuch adıyla internete bir yansımasıdır ve bu yansımayı mittafa pek sevmektedir. Hatta bu tüzel kişi, artık tüzel olmakla kalmamakta, tüzel kişilikleri içermektedir, içerecektir, içermelidir. Eğer bu itirazınız varsa bi şekilde ulaşmanız pek tabii mümkündür. Süpaneke dinimiz amin